NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
107 - (2609) حدثنا
يحيى بن يحيى
وعبدالأعلى
بن حماد. قالا،
كلاهما: قرأت
على مالك عن
ابن شهاب، عن
سعيد بن
المسيب، عن
أبي هريرة؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال "ليس
الشديد
بالصرعة. إنما
الشديد الذي
يملك نفسه عند
الغضب".
{107}
Bize Yahya b. Yahya ile
Abdü'l-A'Iâ b. Hammad rivayet ettiler. İkisi de (Dedilerki): Mâlike İbni
Şihâb'dan dinlediğim, onun da Saîd b. Müseyyeb'den, onun da Ebû Hureyre'den
naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem):
«Pehlivan kavî kimse
değildir. Kavî, ancak kızgınlık anında kendini tutan kimsedir.» buyurmuşlar.
108 - (2609) حدثنا
حاجب بن
الوليد. حدثنا
محمد بن حرب
عن الزبيدي،
عن الزهري.
أخبرني حميد
بن عبدالرحمن؛
أن أبا هريرة
قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول
"ليس الشديد
بالصرعة"
قالوا:
فالشديد أيم
هو؟ يا رسول الله!
قال "الذي
يملك نفسه عند
الغضب".
{108}
Bize Hâcib b. Velid
rivayet etti. (Dediki): Bize Muhammed b. Harb Zübeydî'den, o da Zührî'den
naklen rivayet etti. (Demişki): Bana Humeyd b. Abdirrahman haber verdiki: Ebû
Hureyre şöyle demiş: Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i:
«Kuvvetli kimse pehlivan
değildir.» buyururken işittim. Ashâb : O halde kuvvetli kimdir yâ Resûlallah?
dediler. «Kızgınlık ânında kendini tutandır.» buyurdular.
108-م - (2609)
وحدثناه محمد
بن رافع وعبد
بن حميد.
جميعا عن
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر.
ح وحدثنا
عبدالله بن
عبدالرحمن بن
بهرام. أخبرنا
أبو اليمان.
أخبرنا شعيب.
كلاهما عن
الزهري، عن
حميد بن عبدالرحمن
بن عوف، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بمثله.
{m-108}
Bize bu hadîsi Muhammed
b. Râfi' ile Abd b. Humeyd de hep birden Abdurrezzak'dan rivayet ettiler.
(Demişki): Bize Ma'mer haber verdi. H
Bize Abdullah b. Abdirrahman
b. Behram dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Yeman haber verdi. (Dediki):
Bize Şuayb haber verdi.
Her iki râvi Zührî'den,
o da Humeyd b. Abdirrahman b. Avf'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivayet
etmişlerdir.
İzah:
Bu hadîsin Ebû Hureyre
rivayetini Buhari Kitâbu'I-Edeb'de; Nesâî Kitâbu'l-Yevm ve'l-Leyle'de tahric
etmişlerdir.
Rakûb: Esasen çocuğu
yaşamayan mânâsına gelir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Siz rakûb'u çocukları
ölen ve mahzun olan mânâsına alıyorsunuz. Ama rakûb bu değil, bilâkis kendi
sağlığında çocuklarmdan hiç biri ölmeyen ve evlât acısına katlanıp sevab
kazanamayan kimsedir. Sİz pehlivanı da kuvvetli kimseden ibaret biliyorsunuz.
Halbuki şer'an pehlivan bu değil, kızdığı zaman kendini tutan kimsedir,
övülecek faziletli pehlivan işte budur.» demek istemiştir.
Hadîs-i şerif evlâdı
ölüp de acısına katlanmanın ve sabretmenin faziletine delildir. Yine bu hadîs
evlenmenin faziletine kail olan Hanefîler'le bazı Şâfiîler'in mezheblerine
zımnen delâlet etmektedir.
Kızdığı zaman kendini
tutmak, öfkesini belli etmemek dahî bu hadîsin delâlet ettiği hükümler
cümlesindendir.